20 Mayıs 2009 Çarşamba

sana benzeyen bir rüzgar esti


bir yerden başka bir yere koşarak gidiyordu sanki, elinde birde kırmızı elma vardı.kokmayan bir parfüm doldu gözlerime, deliğinde kırılmış anahtar vardı birde elinde.bastıkça gıcırdayan bir ahşap ev, güneş vurunca en temiz olan o kirli pencere o kırık saksı,kocasından ayrılalı 7 sene olmuş bir kadın, önümden o da geçti. O pencereye doğru yürürken gün ışığı ona da vuruyordu.üzerinde gece giydiği için gecelik yeni uyanmış olduğu için sabahlık vardı bide. Anteni kırık eski mutfak radyosunun yanında duran kırmızı elma onundu, elimdeki kırık anahtar benim,saksı ne kadar kırılmış olsa da çiçeğin.sabah 9 haberlerini hışırdayan sesler arasından dinliyordu. Rüzgarın eseceğini duydu, birden kalktı elmasını aldı pencereye koştu ve saksısını... Bir haykırış yükseldi, açılmayan kapıda kırılan anahtar benimdi, o kapı evin, sonra her şey rüzgarın oldu,parfüm ise hiç kokmadan ağlatıyordu ikimizi….

1 yorum: